Hoşgeldin sevgili okurcuğum... Sanma ki burada ufkunu aydınlatıyorum, geleceğine ışık tutuyorum, hayata bakışını değiştiriyorum... Ben burada sadece kendi düşüncelerimi sadebir dille kalema alıyorum... Beklentilerini yüksek tutma diye söylüyorum bunu sana... Sonra uyarmadı deme... Hadi bakalım iyi eğlenceler dileyip seni yazılarımla başbaşa bırakıyorum...

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Bir Şehit Annesinden

“Oy oğlum, kuzum, ciğerim. Kanı yerde kalmasın. Ben şehit annesiyim ağlamayacağım. Ölüyorlar yerde kalıyor kanları, ölüyorlar yerde kalıyor...Niye böyle yapıyor hükümet, niye öcünü almıyor yavrularımızın. Ben oğlumun öcünü alırım. Şehidim, bebeğim, kuzum. Yanıyorum, içim yanıyor. İki tane oğlum var onlar alırlar öcünü, iki askerim daha var, oğlumun öcünü alacaklar. Oğlum şehit oldu, şehit annesiyim. Ağlamayacağım, düşmanları sevindirmeyeceğim. Mardin'e gönderin beni silahını bana verin. Nasıl kıydılar oğluma”

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Bir fıkra yeter durumumu anlatmaya...

“Bir gün tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karşısına çıkan kaplumbağa; “Tilki kardeş ne bu telaş? Tilki de; “Ormana maliyeciler gelmiş, şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk, dünyanın vergisini yazarlar…” demiş. Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış. Onu telaşlı gören leylek; “ Hayrola kaplumbağa kardeş ne bu telaş?” diye sormuş. Kaplumbağa da; “Maliyeciler ormanda, bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünya vergi alırlar.” Dediğinde leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş; “ Leylek kardeş ne iş? Bu ne acele?” diye sorunca Leylek de; “Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız…” Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Biraz ilerledikten sonra aniden durmuş, kendi kendine; “ İyi de ben niye kaçıyorum ki, benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık…” demiş…