Hoşgeldin sevgili okurcuğum... Sanma ki burada ufkunu aydınlatıyorum, geleceğine ışık tutuyorum, hayata bakışını değiştiriyorum... Ben burada sadece kendi düşüncelerimi sadebir dille kalema alıyorum... Beklentilerini yüksek tutma diye söylüyorum bunu sana... Sonra uyarmadı deme... Hadi bakalım iyi eğlenceler dileyip seni yazılarımla başbaşa bırakıyorum...

13 Eylül 2012 Perşembe

Diyalog/1

+ Sen de mi yalnızsın benim gibi?
- Hayır... Sen yalnız mısın ki?
+ Bilmem öyleyim heralde. Yalnız olmasam kendimi bu kadar dinlemeye vaktim olur muydu?
- İnsan bazen dinlemeli kendini.
+ Peki ya istemiyorsam... Kalabalıklarda saklayabilir miyim ki kendimi kendimden?
- Saklayamaz mısın?
+ Sen dinler misin kendini?
- Sık sık...
+ Mutlu musun peki?
- Çoook... Sen değil misin?
+ Mutlu muyum? Değilim sanırım.
- Niye?
+ Olmak istediğim yerde değilim.
- Nerede olmak istiyorsun ki?
+ Bilmem...
- Sen bilmezsen kim bilecek?
+ Bilmem...
- Peki neyi biliyorsun?
+ Mutsuz olduğumu.
- Hayatından memnun değil misin?
+ Değilim... Sen memnun musun?
- Çook...
+ Yapmak istediklerini yaptın mı hep?
- Pek çoğunu... Sen?
+ Hiçbirini...
- Niye bu kadar karamsarsın? Daha çok vaktin var.
+ Var mı?
Bir süre sessizlik oldu. Düşündüm. Bu saatten sonra yapabilir miyim istediklerimi diye. İçkimden bir yudum aldım ve devam ettim.
+ Var sanırım vaktim. Ama nerden başlamalıyım işe?
- En çok ne istiyorsan oradan başlamalısın.
+ Peki istemek yeterli mi?
- Çoğu zaman.
+ Senin her istediğin oldu mu hayatta?
- Olmadı.
+ Niye bu kadar mutlusun?
- Her istediğim için ayrı ayrı çaba gösterdim.
+ Ama hepsi olmadı...
- Çaba gösterdim. Elimden geleni yaptım. Sen çaba göstermediğin için yapamadıklarının sorumlusu sensin. Ama ben çaba gösterdiğim için yapamadıklarımın sorumlusu ben değilim.
+ Peki sen kimsin?
- Sanırım olmak istediğin kişiyim...
+ Olabilir miyim peki?
- Dediğim gibi daha çok vaktin var.
+ O zaman hadi içelim...

                                                                                                              Yavuz Okumuş