Hoşgeldin sevgili okurcuğum... Sanma ki burada ufkunu aydınlatıyorum, geleceğine ışık tutuyorum, hayata bakışını değiştiriyorum... Ben burada sadece kendi düşüncelerimi sadebir dille kalema alıyorum... Beklentilerini yüksek tutma diye söylüyorum bunu sana... Sonra uyarmadı deme... Hadi bakalım iyi eğlenceler dileyip seni yazılarımla başbaşa bırakıyorum...

4 Ekim 2012 Perşembe

Savaşa Hayır!!!

  3 Ekim 2012... Bir top düşer Akçakale'ye. 5 kişiyi canından eder, 9 kişiyi de yaralar. Peki kimdir bu mağdur insanlar? Halk.
 
  3 Ekim 2012... Top düştüğü yerde kalmaz. Türkiye ordusu angajman kuralları gereği bir kaç noktasını vurur Suriye'nin. Ölü ya da yaralı var mıdır bilinmez. Varsa kimdir mağdurları? Emirkulu Suriye askerleri.

  3 Ekim 2012... Akçakale'ye sadece top düşmez. Bir korku saplanır yüreklere. Kimlerin yüreklerine? Halkın.  Kimi memleketindeki kurulu düzenini bırakıp kaçmayı düşünür, kimi asker ocağındaki evladını.

  Bakıyorum bugün sosyal medyaya. Sınıra kilometrelerce uzakta, klavye efeliği yapanlar bağırıyor savaş istiyoruz diye. Çok oldular vuralım artık diye. Hadlerini bildirelim diyorlar. Peki niye geldik biz savaşın eşiğine? Halklar mı kavga etti, devlet başkanları mı? Kimlerin sorumsuzca, düşüncesizce hareketleri sonucu bu noktaya geldik. Peki kimler savaşacak masum halk mı, devlet başkanları mı? Kimler ölecek masum halk mı, 20 korumayla gezen devlet başkanları mı?

   Bugün hep bir ağızdan SAVAŞA HAYIR deme günüdür. Çünkü eğer hayır demezseniz; duman kokacak her yer, kanlar sızacak topraklara, göz pınarları kuruyacak anaların, küçücük bir çocuk ölecek elinde bez bebeği ile, sesler titreyecek, televizyonlar hep kötü haber verecek, her gün korkuyla uyanacak insanlar... Ve eninde sonunda olan sadece masum halklara olacak.




                                                                                           
Yavuz Okumuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder