Hoşgeldin sevgili okurcuğum... Sanma ki burada ufkunu aydınlatıyorum, geleceğine ışık tutuyorum, hayata bakışını değiştiriyorum... Ben burada sadece kendi düşüncelerimi sadebir dille kalema alıyorum... Beklentilerini yüksek tutma diye söylüyorum bunu sana... Sonra uyarmadı deme... Hadi bakalım iyi eğlenceler dileyip seni yazılarımla başbaşa bırakıyorum...

3 Nisan 2013 Çarşamba

Diyalog/2

   Elindeki kadehi yavaşça masaya bıraktı. Sanki korkuyordu masayı incitmekten... Gözlerini kaçırarak başladı lafa:
     - Beni unutacaksın.
     + Unutmam...
     - Devam edebilmek için unutacaksın. Unutmasan da unuttuğunu sanacaksın.
     + Unutamam. Her şey seni hatırlamak için el ele verecek. Yatağıma uzandığım da seni hatırlatacak yatak bana.
     - Başkalarıyla yatacaksın o yatakta.
     + En sevdiğin yemeği yerken sen geleceksin aklıma...
     - Yemeyeceksin artık o yemeği. Yapmak bile gelmeyecek içinden. Belki hayatında ilk kez yemek ayırır olacaksın.
     + Birlikte dinlediğimiz şarkılarda seni düşünüp ağlayacam.
     - Başka hobiler edineceksin kendine. Artık şarkılar iyi gelmeyecek sana.

   Konuşurken hiç bana bakmıyordu. Masada bizden başka biri olsa benle konuşmadığını düşünürdüm. Hafifçe eğildim ona doğru beni görmesini istercesine.

     + Bu adil mi? Senden vazgeçmek için her şeyden vaz mı geçmeliyim?
     - Kolay değil, çok zor. Çok zorlanacaksın. Çok ağlayacaksın. Kızacaksın bana. Sonra özleyeceksin. Anılar silinene kadar nefret edeceksin benden. Ama her şeyi unuttuğunda senin için belki güzel bir anı bile olabilirim.

   Karşımızda duran aynadan baktım bize. İlk kez uzaktık bu kadar birbirimize. İçim acıdı halim. İçkimden bir yudum daha aldım. Sessizdim. Kaldırdı kafasını baktı bana. Gözleri gözlerime dokunuyordu. Ortamdaki sigara dumanından mı yoksa çektiği acıdan mı gözlerinin kızarıklığı. Eğdi tekrar başını devam etti:

     - Ben gidince tekrar sigaraya başlama.. Biliyorsun bıraktırmak için çok uğraştım.
     + Siktir et şimdi sigarayı.

   Belki Bu gece ilk defa gülümsedi. Saatine baktı. kaldırdı kafasını:

     - Saat 12'ye yaklaşıyor. Artık ben gideyim.
     + Niye? Kabağa mı dönüşeceksin?
     - Birazdan yeni bir gün başlayacak. Bu yeni gün, senin yeni hayatının ilk günü...

Yavaşça kalktı masadan. Gitmek istemiyor gibiydi. Kadehinde kalan son yudumu da aldı.

     + Sarılmayacak mısın son bir kez?

   O tatlı gülümsemesiyle bir kez daha baktı bana. Ben yokmuşum gibi yavaşça çıktı bardan. Saatlerce baktım kapıya. Belki döner geri diye. Ama dönmedi...

   Şimdi aradan yıllar geçti. Ben yine aynı bardayım. Zaman sanki onu haklı çıkarmak için elinden geleni yapmıştı. Önce kızdım ona. Sonra özledim, çok ağladım. Nefret ettim. Ama şimdi, o barda başka biriyle oturuyorum ve aklıma o geldikçe tebessüm ediyorum. Artık o benim en güzel anım olmuştu. Onu hatırlıyorum ama en sevdiği rengi unutmuşum mesela. Gözlerinin rengini hatırlıyorum ama bana bakışı canlanmıyor zihnimde. Onun hep haklı çıkmasından nefret ediyorum...

                                       
                                                                                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder